Polikistik over sendromu nedir?
Polikistik Over Sendromu, (PKOS) sinir sistemi, hipofiz bezi, yumurtalıklar, böbreküstü bezi ve diğer dokular arasındaki etkileşimlerin bozulmasına bağlı olarak gelişen endokrin (hormonal) bir hastalıktır. Üreme çağındaki kadınlarda sık görülür, adet düzensizliğine neden olur, hamilelik şansını azaltır. Kronik seyreden bir hastalıktır ve erken aşamada tedavi edilmez ise kadınların kalbini, kan damarlarını ve fiziksel dış görünüşünü olumsuz etkiler.
(PKOS) doğurganlık çağında en sık görülen hormonal bozukluktur. ABD’de ve Türkiye’de yapılan çalışmaların sonuçlarına göre her 100 kadından 10-15’ini etkilemektedir.
Genellikle ergenlik çağında başlar; çünkü ergenlik çağında aktifleşen hormonal sistemin hatalı çalışması nedeniyle gelişir. Obezitenin artışı ile birlikte bu hastalığın görülme oranı da artmaktadır. Çünkü insülin hormonunun fazla salgılanması yumurtalıkları ve hormonal sistemi olumsuz etkileyerek Polikistik over sendromunun gelişmesine zemin hazırlar.
Polikistik Over Sendromu nasıl oluşur?
Kadın vücudunda bulunan iki yumurtalık, bir adet döneminde döllenmeye müsait bir olgun yumurta geliştirir. Bu yumurta gelişimini ve olgunlaşmasını “Follikül” adı verilen içi sıvı dolu bir kesecikte tamamlar. Polikistik Over Sendromu’nda ise birçok yumurta aynı anda olgunlaşmaya çalışır fakat bunu başaramazlar. Sonuçta bir çok yumurta vardır ama bunların hiçbiri gelişip döllenme yeteneği kazanamazlar. Ultrason muayenesinde ise yumurtalıklar, içerisinde gelişmemiş yumurta bulunan bir çok kesecik yani birçok kist şeklinde görülür.
Polikistik over sendromunun belirtileri nelerdir?
Adet gecikmesi, adet düzensizlikleri
Yüzde ve vücutta istenmeyen tüylerde artış (hirşutizm)
Sivilcelenme (akne)
Ciltte yağlanma (sebore)
Saç dökülmesi (alopesi)
Kolay kilo alma, kilo vermede güçlük
Çocuk sahibi olamama (infertilite).
Adet düzensizliği yumurtlamanın hiç olmaması veya zamanlamasının bozulmasından kaynaklanır; dolayısıyla gebe kalmayı güçleştirebilmektedir. Polikistik yumurtalık hastalığı, kalıcı bir kısırlık nedeni değildir; ancak gebe kalmakta zorlanmanın en sık nedenidir. Gebe kalmakta hiç sıkıntı çekmeyen hastalar olabileceği gibi, hamileliğin bu hastalığın düzelmesine katkısı olacağı düşünüldüğünden gebelik planının geciktirilmemesi hekimlerce önerilmektedir.
Tedavi
Detaylı sorgulama ve hormon ölçümleri ile tanının bir an önce konulması, ileriki yıllarda doğabilecek metabolik bozuklukları önlemeye yardımcıdır. Tedavinin başarısındaki en önemli iki faktör, hasta ve yakınlarını doğru bilgilerle yönlendirerek doğru ilaçların kullanımının sağlanmasıdır. Doğum kontrol hapları 35 yaşın altındaki, sigara içmeyen ve henüz gebelik beklentisi olmayan hastalar için en uygun seçenektir. Bu ilaçlar aşırı uyarılan yumurtalıklara bir müddet dinlenme fırsatı vereceğinden çoğu hastada yüz güldürücü sonuçlar elde edilmesini sağlamaktadır. Tıbbi duruma göre uygun bir diyet ve egzersiz programı da kişiye önerilir. Bununla birlikte insülin direncini kıran ve erkeklik hormonunun etkisini bloke eden ilaçlar da verilebilmektedir. Omega-3 yağ asitlerinden zengin beslenmek (balık, tereyağı, yumurta, ceviz gibi) veya hekim tavsiyesi ile bunları içeren besin destekleri almak da düzensiz hormon üretiminin normale dönmesine yardımcı olabilmektedir.
Hastada kısırlık problemi de eşlik ediyorsa tüm bu yukarıdakilere ek olara yumurtlama arttırıcı tedaviler ile yüz güldürücü sonuçlar alınabilmektedir.